Robert Kiyosaki’nin kaleme aldığı Zengin Baba Yoksul Baba kitabına dair yazı serimizin üçüncü bölümüyle devam ediyoruz.
“Babalarımın düşünsel yaklaşımları birbirine tümüyle zıttı. Bir babam bana zenginlerin daha çok vergi vermesi dolayısıyla daha az şanslı olanlara bakmaları gerektiğini, öbür babamsa vergilerin üreten kesime ceza, üretmeyen kesime ödül olduğunu öğretmişti. Bir babamın öğüdü ‘Çok çalış ki iyi bir şirkette iş bulabilesin’ iken, öbürünün tavsiyesi ‘Sıkı çalış da satın alacak iyi bir şirket bulabilesin’ olurdu. Babalarımdan biri ‘Zengin değilim çünkü sizler varsınız’ derdi, öteki ‘Zengin olmam gerek çünkü sizler varsınız’ derdi. Biri yemek masasında para ve iş hakkında konuşmayı özendirirdi, öteki yemek sırasında paradan söz açılmasını yasaklamıştı. Biri ‘Para söz konusu olduğunda risk alma’ diye öğütlerken, öteki ‘Risk yönetimini öğren’ derdi. Biri evimizin en büyük yatırım ve en değerli varlığımız olduğuna inanırdı. Öteki ‘Evim yükümlülüğümdür, eğer insan evini en büyük yatırım diye görürse başı dertte demektir’ diye savunurdu. Her iki babam da faturalarını zamanında öderdi ancak biri ödemeyi daha ilk gününde yaparken öbürü son günü beklerdi. Bir babam birkaç dolar biriktirmek için çabalar, öteki yatırım alanları yaratırdı. Biri kişisel bakımları ve gereksinimlerini karşılamak için çalıştığı şirkete veya hükümete güvenmesi gerektiğini düşünürken, diğeri tüm sorumluluğun kişinin kendinde olması ve maddi yetkinliğin kazanılması gerektiğine inanırdı. Zengin babam iflas edip meteliksiz kaldıktan sonra bile, kendini zengin diye görmekten vazgeçmemişti çünkü ona göre yoksul olmakla iflas etmiş olmak arasında fark vardı, iflas geçiciyken yoksulluk sonsuzdu.”
Kimi para için çalışır…
Kitabın bu kısmını olduğu gibi vermek istedim çünkü bu örneklerden de görülebileceği üzere insanlar yaşamlarını düşünceleri doğrultusunda şekillendirirler. Bakış açılarımızın hayatımız üzerinde sandığımızdan daha fazla etkisi bulunmaktadır. Tüm bu örnekleri bizler de çevremizden duymuşuzdur. Yalnızca bu kısmı okuyarak bile kendinize birçok mesaj çıkartabilirsiniz. Faturaların son gün ödenmesi dahi kişilerin bakış açısındaki farklılığı yansıtmakta. Birisi borçla kalmaktan rahatsızlık duyarken diğeri fatura parasını günlük faize koyarak değerlendirebilmektedir. Fatura ücreti çok düşük olduğu için komik veya saçma geliyor olabilir fakat bunların temsili örnekler olduğunu unutmayın. Birileri para için çalışırken ve her şeyi günü gününe yapma telaşesindeyken, diğerleri parayı kendisi için çalıştırır.
Para bir tür güçtür, kişiyi bir yere kadar mutlu edebilir ama ondan daha güçlü olan şeyse finansal eğitimdir. Para gelir ve gider, ancak paranın nasıl çalıştığını bilmek kişinin her zaman varlıklı olmasını, düştüğü yerden tekrar kalkabilmesini ve daha hızlı bir şekilde toparlayabilmesini sağlar. Ufak taktiklerinizin de bakiyenizin üstel büyümesine katkı sağlayacağını unutmayın.
Bedel üzerine iki farklı yaklaşım
“Bedelini karşılayamam” ve “Bedelini nasıl karşılayabilirim” soruları aynı bağlamda iki farklı yaklaşımı temsil etmektedir. İlkinde zihinsel tembellik söz konusuyken ikincisinde beyin jimnastiği yaparak esneklik kazanmaya ve gelişmeye başlanır.
Eskilerin dediği gibi değişim dilde başlamaktadır. Bir konuya hangi açıdan yaklaştığınız oldukça kritiktir. “Bedelini karşılayamam” diyerek var olan sorunu sürdürmekle kalmıyor aynı zamanda çözüm üretmekten de kaçmış oluyorsunuz. Öte yandan “Bedelini nasıl karşılayabilirim?” sorusu kişileri kolaya kaçmak yerine konunun üzerine düşünmeye itiyor. Örneğin çok uygun fiyata yatırımlık bir ev bulduğunuzu hayal edelim. Bu noktada “Bedelini karşılayamam” diyen kişi sorunu kestirip atarak çok büyük bir fırsatı kaçırmaktadır. Öte yandan “Bedelini nasıl karşılayabilirim?” sorusu ise kişinin nasıl para bulabileceğini düşünmesini sağlamaktadır. Kişi bankadan kredi çekebilir, arkadaşlarından borç alabilir, yatırımlarından bazılarını satabilir, kefil göstererek senet yapabilir. Görülebildiği üzere kısa sürede bile birçok çözüm önerisi düşünmek mümkün. Hâlihazırda sürdürülen alışkanlıklardan kaynaklı olarak kestirip atmak ve sorunla yüzleşmemek, çok uzun zaman sonra da aynı yapıya sahip olmanıza ve benzer fırsatları kaçırmanıza yol açacaktır. Öte yandan çözüm odaklı bir bakış açısı geliştirmek fırsatlara açık olmanızı ve finansal özgürlüğe giden yolda daha hızlı ilerleyebilmenizi sağlayacaktır.
“Finansal bilgiye sahip olduğu halde para kazanamamanın nedenlerinden birisi sahip olunan alışkanlıklardır. Hayatımızdaki birçok duygu, düşünce ve davranışı alışkanlıklarımız şekillendirmektedir. Önceden sahip olduğumuz bu kalıplar, yeni beceriler ve deneyimler kazanma ihtimalimizi de engelleyebilmektedir.”
Bizi geriye çeken alışkanlıklarımızı sorgulamalı (Örneğin dört yıl lisans eğitimi almanın getirdiği alışkanlıklardan dolayı güvenli alan olan psikologluğu yapmam gibi) ve sınırların dışına nasıl çıkabileceğimizi sorgulamalıyız (Psikoloğum ama terapistlik yapmıyorum, davranışsal ekonomi ve trade psikolojisi üzerine yoğunlaşıyorum). Alandaki pratiklere ve alışkanlıklara ters bir yerden ilerlemek kazanmayı da daha kolay hâle getirebilir çünkü herkesin birbiriyle savaştığı bir alandansa daha bakir bir alanda tek başınıza bir şeyler inşa ederek ilerleyebiliyorsunuz.
Basmakalıp düşüncelerden uzak durmak
Aynı zamanda ailenizin ve yakın çevrenizin size aşıladığı alışkanlıklarla ilgili paragrafı hatırlayın. Çevrenizin üzerinizdeki etkisi düşündüğünüzden çok daha fazladır. Muhafazakâr ve riski görece daha az olanı tercih eden bir yatırımcı olmanıza yol açan alışkanlıklar da muhtemelen diğerlerinden size aktarılan alışkanlıklardır. Tıpkı “Memur ol, maaşın düzenli yatsın ve rahat bir hayatın olsun” sözündeki gibi daha rutine dayanan ve stabil bir hayatı tercih edebilir, risk almadan yatırım yapmayı seçebilirsiniz. Öte yandan varlıklı olmak istiyorsanız bu tarz kalıpları yıkmalı ve kendinizi geliştirmeye, sınırlarınızı zorlamaya çalışmalısınız.
“Birçok kişi lafını edip zengin olmanın hayalini kurmakla yetinir, önemli olan ise bu noktada aksiyona geçebilmektir. Bir şeyler yapmayı denemek dahi bu konuda adım atabilmiş olmak demektir. Pes edersen yoksul kalmaya devam edersin, nasıl zengin olabileceğine dair arayışını sürdürmeye devam etmeli ve işin peşini bırakmamalısın. Hayat bizi sağa sola sürükler, bazısı pes ederken diğerleri ise savaşır. Dersini alıp yoluna devam edenler birkaç kişidir. Onlar hayatın kendilerini sürüklemesine izin verirler. Bu birkaç kişi bir şeyler öğrenmeye gerek duyar ve ister, öğrendikçe yollarına devam ederler.”
Yakın çevremde de sıklıkla karşılaştığım bir olgu herkesin bir gün zengin olacağına dair hayal kurmasıdır. Konu eyleme geldiğinde ise birçok kişi gerekli fırsatların onlara verilmediğinden, araştırma yapmak için zamanları olmadığından, daha çok çalışmak için fazla yorgun olduklarından yakınıp durmaktadır. Deneyip başarısız olanlar ise bir daha denemekten korkmaktadırlar. Hayatınızın tamamen sizin kontrolünüz altında olduğunu daha önce de vurgulamıştım. Dolayısıyla sizi şu anki konumunuzdan kurtarabilecek tek kişi de sizsiniz. Denemekten vazgeçip hatalarınızdan ders almaz ve fırsatları araştırmayı bırakırsanız olduğunuz yerde saymaya devam edersiniz. Başarılı kişilerin en büyük farkı pes etmeden tutarlı bir şekilde yollarına devam etmeleri, öğrenme yolculuğunun sonsuz olduğunu kabullenmeleri ve hataların gelişimlerinde çok büyük bir payı olduğunu fark etmeleridir.
Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Robert Kiyosaki’nin Zengin Baba Yoksul Baba’sı üzerine III
Robert Kiyosaki’nin kaleme aldığı Zengin Baba Yoksul Baba kitabına dair yazı serimizin üçüncü bölümüyle devam ediyoruz.
“Babalarımın düşünsel yaklaşımları birbirine tümüyle zıttı. Bir babam bana zenginlerin daha çok vergi vermesi dolayısıyla daha az şanslı olanlara bakmaları gerektiğini, öbür babamsa vergilerin üreten kesime ceza, üretmeyen kesime ödül olduğunu öğretmişti. Bir babamın öğüdü ‘Çok çalış ki iyi bir şirkette iş bulabilesin’ iken, öbürünün tavsiyesi ‘Sıkı çalış da satın alacak iyi bir şirket bulabilesin’ olurdu. Babalarımdan biri ‘Zengin değilim çünkü sizler varsınız’ derdi, öteki ‘Zengin olmam gerek çünkü sizler varsınız’ derdi. Biri yemek masasında para ve iş hakkında konuşmayı özendirirdi, öteki yemek sırasında paradan söz açılmasını yasaklamıştı. Biri ‘Para söz konusu olduğunda risk alma’ diye öğütlerken, öteki ‘Risk yönetimini öğren’ derdi. Biri evimizin en büyük yatırım ve en değerli varlığımız olduğuna inanırdı. Öteki ‘Evim yükümlülüğümdür, eğer insan evini en büyük yatırım diye görürse başı dertte demektir’ diye savunurdu. Her iki babam da faturalarını zamanında öderdi ancak biri ödemeyi daha ilk gününde yaparken öbürü son günü beklerdi. Bir babam birkaç dolar biriktirmek için çabalar, öteki yatırım alanları yaratırdı. Biri kişisel bakımları ve gereksinimlerini karşılamak için çalıştığı şirkete veya hükümete güvenmesi gerektiğini düşünürken, diğeri tüm sorumluluğun kişinin kendinde olması ve maddi yetkinliğin kazanılması gerektiğine inanırdı. Zengin babam iflas edip meteliksiz kaldıktan sonra bile, kendini zengin diye görmekten vazgeçmemişti çünkü ona göre yoksul olmakla iflas etmiş olmak arasında fark vardı, iflas geçiciyken yoksulluk sonsuzdu.”
Kimi para için çalışır…
Kitabın bu kısmını olduğu gibi vermek istedim çünkü bu örneklerden de görülebileceği üzere insanlar yaşamlarını düşünceleri doğrultusunda şekillendirirler. Bakış açılarımızın hayatımız üzerinde sandığımızdan daha fazla etkisi bulunmaktadır. Tüm bu örnekleri bizler de çevremizden duymuşuzdur. Yalnızca bu kısmı okuyarak bile kendinize birçok mesaj çıkartabilirsiniz. Faturaların son gün ödenmesi dahi kişilerin bakış açısındaki farklılığı yansıtmakta. Birisi borçla kalmaktan rahatsızlık duyarken diğeri fatura parasını günlük faize koyarak değerlendirebilmektedir. Fatura ücreti çok düşük olduğu için komik veya saçma geliyor olabilir fakat bunların temsili örnekler olduğunu unutmayın. Birileri para için çalışırken ve her şeyi günü gününe yapma telaşesindeyken, diğerleri parayı kendisi için çalıştırır.
Para bir tür güçtür, kişiyi bir yere kadar mutlu edebilir ama ondan daha güçlü olan şeyse finansal eğitimdir. Para gelir ve gider, ancak paranın nasıl çalıştığını bilmek kişinin her zaman varlıklı olmasını, düştüğü yerden tekrar kalkabilmesini ve daha hızlı bir şekilde toparlayabilmesini sağlar. Ufak taktiklerinizin de bakiyenizin üstel büyümesine katkı sağlayacağını unutmayın.
Bedel üzerine iki farklı yaklaşım
“Bedelini karşılayamam” ve “Bedelini nasıl karşılayabilirim” soruları aynı bağlamda iki farklı yaklaşımı temsil etmektedir. İlkinde zihinsel tembellik söz konusuyken ikincisinde beyin jimnastiği yaparak esneklik kazanmaya ve gelişmeye başlanır.
Eskilerin dediği gibi değişim dilde başlamaktadır. Bir konuya hangi açıdan yaklaştığınız oldukça kritiktir. “Bedelini karşılayamam” diyerek var olan sorunu sürdürmekle kalmıyor aynı zamanda çözüm üretmekten de kaçmış oluyorsunuz. Öte yandan “Bedelini nasıl karşılayabilirim?” sorusu kişileri kolaya kaçmak yerine konunun üzerine düşünmeye itiyor. Örneğin çok uygun fiyata yatırımlık bir ev bulduğunuzu hayal edelim. Bu noktada “Bedelini karşılayamam” diyen kişi sorunu kestirip atarak çok büyük bir fırsatı kaçırmaktadır. Öte yandan “Bedelini nasıl karşılayabilirim?” sorusu ise kişinin nasıl para bulabileceğini düşünmesini sağlamaktadır. Kişi bankadan kredi çekebilir, arkadaşlarından borç alabilir, yatırımlarından bazılarını satabilir, kefil göstererek senet yapabilir. Görülebildiği üzere kısa sürede bile birçok çözüm önerisi düşünmek mümkün. Hâlihazırda sürdürülen alışkanlıklardan kaynaklı olarak kestirip atmak ve sorunla yüzleşmemek, çok uzun zaman sonra da aynı yapıya sahip olmanıza ve benzer fırsatları kaçırmanıza yol açacaktır. Öte yandan çözüm odaklı bir bakış açısı geliştirmek fırsatlara açık olmanızı ve finansal özgürlüğe giden yolda daha hızlı ilerleyebilmenizi sağlayacaktır.
“Finansal bilgiye sahip olduğu halde para kazanamamanın nedenlerinden birisi sahip olunan alışkanlıklardır. Hayatımızdaki birçok duygu, düşünce ve davranışı alışkanlıklarımız şekillendirmektedir. Önceden sahip olduğumuz bu kalıplar, yeni beceriler ve deneyimler kazanma ihtimalimizi de engelleyebilmektedir.”
Bizi geriye çeken alışkanlıklarımızı sorgulamalı (Örneğin dört yıl lisans eğitimi almanın getirdiği alışkanlıklardan dolayı güvenli alan olan psikologluğu yapmam gibi) ve sınırların dışına nasıl çıkabileceğimizi sorgulamalıyız (Psikoloğum ama terapistlik yapmıyorum, davranışsal ekonomi ve trade psikolojisi üzerine yoğunlaşıyorum). Alandaki pratiklere ve alışkanlıklara ters bir yerden ilerlemek kazanmayı da daha kolay hâle getirebilir çünkü herkesin birbiriyle savaştığı bir alandansa daha bakir bir alanda tek başınıza bir şeyler inşa ederek ilerleyebiliyorsunuz.
Basmakalıp düşüncelerden uzak durmak
Aynı zamanda ailenizin ve yakın çevrenizin size aşıladığı alışkanlıklarla ilgili paragrafı hatırlayın. Çevrenizin üzerinizdeki etkisi düşündüğünüzden çok daha fazladır. Muhafazakâr ve riski görece daha az olanı tercih eden bir yatırımcı olmanıza yol açan alışkanlıklar da muhtemelen diğerlerinden size aktarılan alışkanlıklardır. Tıpkı “Memur ol, maaşın düzenli yatsın ve rahat bir hayatın olsun” sözündeki gibi daha rutine dayanan ve stabil bir hayatı tercih edebilir, risk almadan yatırım yapmayı seçebilirsiniz. Öte yandan varlıklı olmak istiyorsanız bu tarz kalıpları yıkmalı ve kendinizi geliştirmeye, sınırlarınızı zorlamaya çalışmalısınız.
“Birçok kişi lafını edip zengin olmanın hayalini kurmakla yetinir, önemli olan ise bu noktada aksiyona geçebilmektir. Bir şeyler yapmayı denemek dahi bu konuda adım atabilmiş olmak demektir. Pes edersen yoksul kalmaya devam edersin, nasıl zengin olabileceğine dair arayışını sürdürmeye devam etmeli ve işin peşini bırakmamalısın. Hayat bizi sağa sola sürükler, bazısı pes ederken diğerleri ise savaşır. Dersini alıp yoluna devam edenler birkaç kişidir. Onlar hayatın kendilerini sürüklemesine izin verirler. Bu birkaç kişi bir şeyler öğrenmeye gerek duyar ve ister, öğrendikçe yollarına devam ederler.”
Yakın çevremde de sıklıkla karşılaştığım bir olgu herkesin bir gün zengin olacağına dair hayal kurmasıdır. Konu eyleme geldiğinde ise birçok kişi gerekli fırsatların onlara verilmediğinden, araştırma yapmak için zamanları olmadığından, daha çok çalışmak için fazla yorgun olduklarından yakınıp durmaktadır. Deneyip başarısız olanlar ise bir daha denemekten korkmaktadırlar. Hayatınızın tamamen sizin kontrolünüz altında olduğunu daha önce de vurgulamıştım. Dolayısıyla sizi şu anki konumunuzdan kurtarabilecek tek kişi de sizsiniz. Denemekten vazgeçip hatalarınızdan ders almaz ve fırsatları araştırmayı bırakırsanız olduğunuz yerde saymaya devam edersiniz. Başarılı kişilerin en büyük farkı pes etmeden tutarlı bir şekilde yollarına devam etmeleri, öğrenme yolculuğunun sonsuz olduğunu kabullenmeleri ve hataların gelişimlerinde çok büyük bir payı olduğunu fark etmeleridir.
Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.